27 Aralık 2009 Pazar

Peyami Safa-Samim-'Ben'


Ben kökü iki tanedir.'Asıl ben' ve 'Sosyal ben'.Ancak bunların şuur mekanizmasındaki yerleri ve fonksiyonları karanlıktır.Bir şuuraltı tasavvur edilir.Bunun belirtilerine göre üç tabakası vardır.
Biri Ruhi'dir ve hatıraları saklar.İkincisi vücuda bağlı somatiktir içgüdüleri ve refleksleri taşır.Üçüncüsü genetiktir,atalardan intikal eden kromozomların beden ve ruh üzerine gizli tesirlerini taşır.
Fakat bu üç tabakadan hiçbirine sosyal benimizi yerleştiremeyiz.Sayısız belirtilerine göre bir de bilinç tasavvur etmek lazımdı.
Bundan da üç tabaka görünüyor.Biri sosyaldir,bizi cemiyetin polipsişik yapısına bağlar ve sosyal benimizi vücuda getirir.İkincisi daha yüksek bir derecedir.Parapsişik diyebileceğimiz bir tabakada,zamanı ve mekanı aşan bu daha yüksek şuursuzluk hali,geleceği ve uzağı görmek hassalrının mihrakıdır.Önseziler,telepatiler,kehanetler bu tabakaya girer.Nihayet üçüncü ve en yüksek tabaka mistiktir.İnsan ruhunu Allah'a temasa getirir.Meral'in kendi kendinden nefreti bu 'şuurüstü'nün sosyal tabakasıyla şuuraltı'nın somatik tabakası arasında bir mücadelenin işareti.Ahlak ve beden arasında bir çatışma.Şuuraltında saklanan günah kompleksi.

Meral'in intihar niyetiyle yazdığı yazıda'İntihar ediyorum.Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım'
Bu sözde geçen iki 'kendi'kelimesinin açıklamasıydı yukarıdaki yazanlar.Ben de bu fikri destekliyorum...

Fatmanur Ahmetbeyoğlu

Yalnızız..


Bu kitabı okumamın ilk sebebi okumuş olmaktı.Gerçekten.Edebiyat hocamız okuyun sınav olacak dediği için okumaya başlamıştım.Sonra sınavdan vazgeçti ben de bıraktım.Daha sonradan içimden okumak geldi.
Meral'in yaşadıları,Samim'in fikirleri,Besim'in tavırları,Ferihan'ın beğenmediğim yönleri ve Mefharet'in acayipliği.Hepsi en başta normal bir hikaye gibiydi.Günde 15 taş çatlasa 20 sayfa okuyordum.Kitabın sonlarına doğru Meral'in ölümünün Samim ve Necile tarafından başka türlü hissedilmesi kitabın benim gözümde 'geçer not almasını' (tam anlamıyla)sağladı.Bitsin istemedim.Bir oturuşta son bölümü okudum.Kitap dediğin böyle olmalı.Kitap okumanın ancak farkına vardım.Önsöz'ün gerekliliğini ancak anladım.
Sonların daha güzel olması başlarının gereksiz olduğu anlamına gelmiyor tabi ki.Meral'in Avrupa sevgisinin sonu ölüm oldu.Paris Paris diye diye öldü.Aslında iyi olmayan şeyler insanın yüzüne güzel görünür...


Peyami Safa'nın Ben hakkındaki görüşü asıl beni etkileyen.Şuuraltı,şuurüstü Benler.




Fatmanur Ahmetbeyoğlu

yüzyıllık Yalnızlık-Kitap tanıtımı


Jose Arcadio ile Ursula (akraba) evlendiklerinde domuz kuyruklu bebekleri olur diyerek karşı çıkılmıştı.Bu şekilde doğarsa soylarının sonu gelecekti.Ursula doğan çocuklarının akrabalarıyla evlenmesine hep karşı çıktı,engelledi.Jose Arcadio simyacılığa kendini çok verdiğinden delirdi ve onu bahçedeki ağaca bağladılar, en sonunda hayatını kaybetti.Ursula yüzyıl boyunca yaşadı ve evin yükünü çoğunlukla yüklendi.Ursula öldüğünde evlilik konusu unutuldu.Sülalede Meme'nin oğlu oldu.Yasak bir aşkın bebeği olan çocuğun(Aureliano) annesi gizlendi.Aureliano'nun soyunun gizlenmesi sonucu teyzesi olduğunu bilmediği Amaranta Ursula ile birlikte oldular.Evin işiyle hiç ilgilenmediler.Ev çürümeye yüz tutmuştu.Bu çiftin çocukları oldu....Bu çocuk domuz kuyruklu...Sülalenin sonu gelmiş oldu böylece.Bunları açıklayan Bilge çingenenin yazdıklarıydı.Ursula'da başladı Ursula'nın oğluyla bitti.

'Soyun atası ağaca bağlanır,sonuncusunu da karıncalar yer.'

Sülalede her birinin hikayesi başka ama isim etkisiyle kişilikler adaşlarınki aynı....
Fatmanur Ahmetbeyoğlu

24 Aralık 2009 Perşembe

23.12.2009-Alkan'dan

Durunca,sessiz olunca
izleyince,görünce
hayat güzelleşiyor
Sen sus hayat konuşsun
Hayat konuşunca
Gönül doyuyor,çene açılınca
olanlar oluyor...
İnci dizili kolye yere düşüp dağılıyor...
Billur camlar paramparça oluyor...
Dur yapma,ne olur yapma...
Bırak onlar sağlam kalsın
Dur yapma ,kolye sana çok yakışıyor...:)




Yazan:Alkan Bican

22 Aralık 2009 Salı

Minibüs'ten


Yollar zorlu.Hele de minibüs ile daha bir çekilmez oluyor.Camdan bakıyorum.Asvalt üzerinde yıldızlar parlıyor.Yağmurun her damlası birer yıldız birikmiş suyun üzerinde...Yol kenarındaki lambalar yıldızlara ışıklarını veriyor.Minibüsün içinde bir kargaşa.Bir kadının eteği kapıya sıkışmış.Bir çığlık ve apar topar düzeltiyorlar.Hoşumuza gitmeyen bir durum.Yine aynı kadın ayakta arkadaşıyla seyir halinde.Başörtüsü omuzlarında.Bir başörtüsüne bir saçlarına baktım.Başını kapattı.Yıldızlar üzgün yağmur her bir yıldızı destekliyor.Camdan bir daha baktım asvalt üzerinde deniz...Yıldızlar kayıp üzüntülerinden terkettiler bizi.İnsanların haline üzülüyorlar.Ben de üzülüyorum gittiklerine.Tekrar minibüse dönüyorum.Bir genç kız.Akşam vakti karanlık o minibüste tek başına bekliyor ineceği yere varmayı.Dar bir kot pantolon ve kış gereği kalın,kısa bir mont.Bir kenara bırakılıyor kız.İneceği yere vardı.Bir genç kız tek başına akşam vakti ineceği yerde iniyor.Issız tek tük evlerin olduğu yere.Tekrar bakıyorum camdan . Yıldızlar hala yok.Gelin diyorum bu insanlar değişecek.Düzelecekler.Ben yapacağım elimden geleni.Çok geçmeden geldiler.Ben de inanıyorum onlar da....





Fatmanur Ahmetbeyoğlu.

22.12.2009--Alkan'dan

Allah'ın dilemesi+Kul'un azmetmesi:
İnsanların düzelmesi
İmanların düzelmesi
artması
İç huzur'un var olması
Olması gereken gibi
Her şeyin yerli yerinde
olması
Gülücüklü yüzler
Umutlu gözler
Mutlu yürekler
Sen beni,ben seni düşünürsem bunun adı Müslümanlık olur...



Yazan:Alkan Bican

22.12.2009-Alkan'dan

Hiçbir şey bu kadar güç değil
Güçleştiren insanların bakışları
Anlayış tarzları,belki de...
Belki de bu kadar

Olmamalı insan rahatlatmak ve
Rahat bırakmak etrafındakileri.
Belki de biraz güvenmeli
Ya da birazdan biraz fazla...


Yazan :Alkan Bican

15 Aralık 2009 Salı

Mehmet Akif'ten..İ'tiraf

Safahat'ımda,evet,şi'r arayan hiç bulamaz;
Yalınız,bir yeri hakkında>Hazin işte bu!>der.
Küfe?Yok.Kahve?Hayır.Hasta?Değil.Hangisi ya?
Üç buçuk nazma gömülmüş koca bir ömr-i heder!

Fatmanur Ahmetbeyoğlu..


Okudum çok etkilendim.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Parti Kapatma...


DTP kapatıldı,ne oldu?Karar mahkemeden çıkmadan yeni partinin temelleri atılmıştı.Biz bu insanları meclisimizden içeriye adım attırmakla hata ettik.Başörtülüyü sokmazlar ama teröriste 'kardeşim' diyen tetörist yandaşını oturturlar meclis koltuklarına.(Ben özellikle DTP üyesi olanlara benim lafım onlarla aynı milletten olanların iyiyleri olduğunu biliyorum)Neden?Özgür bir ükkedeyiz ya güya.Çağdaşız.Ne zamandan beri bir ülkeyi yıkma çalışmaları,fitnecilik çağdaşlık oldu.Şapkanızı önünüze koyun bir kere parti kapatmak çözüm değil.Bütün o milletvekili vasfıyla aşık atan insanların hepsine demokrasinin kılıcını gösterin.'Ülke parçalanmaz bir bütündür.'Bu sözü unuttunuz.Dersiniz ki Atatürk'çüyüz.Bu insanları içimizde barındırmayı kabul eder miydi Atatürk.



Fatmanur Ahmetbeyoğlu.

13 Aralık 2009 Pazar

.Hekimoğlu İsmail

11.12.2009 tarihinde Hekimoğlu İsmail geldi okulumuza.Gerçek adı bu değil ama türk halkı onu bu isim ile tanıdı.Bu isim ile bastı bağrına.Engelleri yıkmış bir insanı karşımda görmek,yıkılmamış görmek bana gurur verdi.Hepimiz onu örnek almalıyız.Örnek alınmaya değer bir şahıs o!Kitaplarında yazdıklarını kendi ağzından duymak,onu görmek özel bir duygu...

Fatmanur Ahmetbeyoğlu

11 Aralık 2009 Cuma

13.02.2009/Alkan'dan

Biraz daha hakikat gerek
Biraz daha
Yalanlar içinde yaşadığımız
Bu dünyada
Biraz daha gerçeklik gerek
Biraz daha
Biraz daha insanlık lazım
Biraz daha
Biraz daha insaflı olmak
Biraz daha merhametli olmak
Biraz daha anlayışlı olmak
Biraz da insan olmak lazım
Biraz daha...

Efkarın Tavan Yaptığı zamanlarda/Alkan'dan

Uçtu gitti
Bir daha gelmez ki
Ne desende dinlemezdi ki
Sen iyi olsa da
O seni iyi göremezdi ki
Başkalaştı...
Ötekileşti...
Başkalarını artık
Öteki gibi izledi
Kendisi vardı
Yalnızca kendisi
Kimse ilgilendirmezdi ki
Kendini
Kapadı gözlerini yürüdü gitti
Açsaydı bir kere baksaydı önüne
Ne olduğunu görürdü yolunun
Ne dinledi,ne baktı
Yüzüne
O seçti ki yolunu
Seni bir daha görmez
Görse de seni sen olarak kabul etmez
Ne duruşu,ne anlayışı,ne bakışı
Sana eskisi gibi candan gelmez


Yazan:Alkan Bican.

Hayalci/Alkan'dan

Olamayacakları isterken
Olanakları kaçırdın sen
Daha da olsa istemeyemezsin ki
Geçti o vakit bir daha gelmez ki
Bıraktın sen onu uçup gitti ellerinden
Şimdi ağlama boşuna,olmayacak istediklerin
Olanakları kaçırdın sen
Artık istesende olmayacaklar ki


Yazan:Alkan Bican

10 Aralık 2009 Perşembe

Sabır

Allah'ım her halimi bilensin
Bana sabır ihsan eyleyesin
Derd olmaması gereken derddeyim
İçimi rahatlatabilecek tek senin sevgin

Hayr hayr yol gösterdin
Şerlerinden uzaklaştırdın
Sabret kulum sabret dedin
Sabrediyorum başka ne eyleyim

Beşere sırt çevir yoldaş
Asıl sevgi budur kardeş
İnsanlar eş eştir eş eş
Sabret,koru odur vahid-i baş

Kalbime kilit vursam sahibi var
Yolumdan dönmem rehberim yar
İmanımdır bana bu dünyada kar
Rabbim bana hep sabır ver...

Senin sevgin azab ettirmez
Senin lütfun çoktur bitmez
Bu dünya haindir sürmez
Beni yanına al YARABBİM




Fatmanur Ahmetbeyoğlu

9 Aralık 2009 Çarşamba

Uçuş Vakti/Alkan'dan

Senin yıldızın kelimeler,söyle raksetsinler...

Sen o kadar muhteşem bir varlıksın ki,duruşun,konuşman...
Yani öyle böyle değil ağzından bal damlıyor derler ya o senin için söylenmiştir bence.Kesin seni gören söylemiştir.Biliyorum ağzımla kuş tutsam yaranamam sana.Ama gülü seven dikenine katlanır.Sen bana,ben de sana katlanmalıyız.Biliyorum evin yolunu tuttuğumda çoğu zaman camda karşılıyor gözlerin beni,dedim ya sen başkasın...Senin saçlarında gördüm,ilk defa o yıldızları koparma atma...
Senin;yıldızların kelimeler,söyle raksetsinler...
Bırak anne,bırak raksetsin
Bırakmasınlar seni ve beni...

Yazan:Alkan Bican

8 Aralık 2009 Salı

Alkan'dan Görmek'e yorum

''İnsanların hayır sandıklarında şer,şer sandıklarında hayır gizlenmiştir''
Belki de sen O'nu görmeyerek daha çok bağlanacaksın HER ŞEY'ine...
Seni sen yapan O'na olan aşkın,hayretin,hasretin,özlemin olacak BELKİ DE,
Seni mutlu eden,O'na ulaşamaman,olmalıydı belki de.Kavuşunca AŞK biter derler ya onun içindir ki Kalemin gıdıklar kağıdını..


Alkan Bican

...Gün yorgun.../Alkan'dan

Kalbim atar,
Ruhum patlar,
Nefsim ister,
Çekip gidecek ayaklarım yorgun,
Vücut yorgun,
Beden yorgun,
Ruh durgun,
Gözler gözlemekten yorgun,
Göz ağlar,
El ağlar,
Vücut ağlar,
Bitmeyen gidişe,ulaşılmayan sona,
Bakan gözyaşı bitmez,
Gözyaşı durmaz,
Gözyaşı dinmez,
Akacak kan damarda durmaz,
Dünya bir han konan göçer,
Ecel geldi mi Firavun bile gider...



Yazan;Alkan Bican

Görmek

Gözlerimi kapattığımda seni görebilirim ancak
Ancak böyle hissederim varlığını
Ben seni hiç göremedim aslında
Gözlerimi kapattığımda seni belki görebilirim

Efendim yolundayım,yolundan ayırma.
Sultanım seninleyim,senden ayırma
Namazımda hep peşindeyim
Namazımda seni görebilirim ancak.

Sana layık olmaya çalışıyorum
Şefaatine nail olmayı istiyorum
İlim öğrenmek,İslam'a davet senin mirasın
Kur'an-ım'ı açtığımda seni belki görebilirim..


Fatmanur Ahmetbeyoğlu

4 Aralık 2009 Cuma

Kat sayı Eylemi!!!


Bence tamamen bir haksızlık değil.Bir kısmı öyle.İlahiyat var çünkü.İmam hatip öğrencisi başka alan istiyorsa o öğrenci bu karara karşı çıkmalı.

Ama bir kızın eyleme katılması ne kadar doğru?Bence doğru ama sınırlı olmalı.Tepkisini aşırıya kaçmadan gösterirse her insanın hakkını savunması gerekir.Bu katsayı konusunda istedikleri bölüme girememe durumu olanlar eyleme katılıp haklarını savunsunlar.Müslümanların ezilmiş gösterilmesine tamamen karşıyım.Asıl ezilmiş,ezik olanlar bizi ezmeye çalışanlar.Eylemlere gitmeyenlerde başka şekilde destek olabilir.Burada mağdur olan bir nesil var.!!



Fatmanur Ahmetbeyoğlu.

Meslek Liseleri

Meslek liselerinin başına gelen ne böyle?Başta imam Hatip(zaten bu işin asıl sebesi o)ve diğer meslek liseleri.
İmam hatip'e gelenler neden geliyor?Bir İmam Hatip'li olarak ben cevap vereyim;Bir kısım -ama- azınlık ilahiyat alanında ilerlemek amacıyla bir başlangıç olarak imam hatip'e geliyor.Çoğunluk ise başörtüsü ile okumak amacıyla geliyor.
Peki diğer meslek liseli öğrenciler?Bu işi henüz çözebilmiş değilim onlar zaten baş açık okuyorlar çoğu meslek lisesi karma ki zaten o öğrencilerin derdi herhalde lise mezunu olup iş sahibi olabilmek.Üniversite isteyenlere İmam Hatip'in nasıl İlahiyat alanı varsa onların da var.
Bizim okulda ilahiyat okumak istemeyen zaten bu niyetle gelmeyen pek çok öğrenci var ama onlar da eğer başörtülerine sadık iseler başka alanda rahat okuyamayacaklarını bilmeleri gerekir.
Ailesi zoruyla gelmiş olanları tamamen atlamışım.Onlar eğer son yıla kadar imam hatip'e devam etmişse alışıyor.Devam etmeyenler akşam lisesi ya da bir koleje geçip hayatlarını başka yöne çeviriyorlar...


Fatmanur Ahmetbeyoğlu

3 Aralık 2009 Perşembe

Okulum'a Mektup


Benim İmam Hatip'im,sevgili okulum,Zeytinburnu incisi.Bu yıl sana veda ediyorum.Son yılımda büyümüş olarak.Beni sen büyüttün;acıyı,sevgiyi,ihaneti,vazgeçmeyi öğrettin.Kapından ilk girdiğimde beni kucağına aldın.Şevkatinle bu bebeği büyüttün.Yaşadığım her şeyde bir adın var.Koridorlarında koştum,bahçende dolaştım,camlarından baktım,kantininde sıraya girip yemekhane masanda oturdum.Hocalarınla,öğrenclerinle sardın beni.Bu yıl ayrılırken fırınında ÖSS kurabiyeleri...Yolluklarım hazır.

Sen benim gururum oldun ve olacaksın.Ben senden hiçbir zaman ayrılmayacağım.Hayatımda önemli bir imzasın.'İmam Hatipli'.Müstakbel mezun,ilahiyat yolunda bir başlangıçsın benim için.Elimde derme çatma anılar bekliyorum...




Fatmanur Ahmetbeyoğlu

1 Aralık 2009 Salı

Hedefimiz

Uzun bir yolculuktayız
Amaç:başarabilmek
Neden:Savaş var
Ne savaşı?Nefs-i gaflet
Silah!İman
Askerler tüm Mü'minler
Tam Mü'min miyiz peki?
Hayır!
Demek ki öncelik
Tam Mü'min olmak
Efendimize layık ümmet olmak
Böylece...
Sonuç:Galibiyet.Yolun sonu cennet
Alnımızda namazın nuru
Ellerimizde abdestin izi
Ayaklarımızda Kabenin yolu
Kalbimizde Allah sevgisi
Karşı çıkan şöyle gelsin
Tam Mü'miniz artık



Fatmanur Ahmetbeyoğlu

25 Kasım 2009 Çarşamba

...Alkan'dan

Cansız vücudunu saran o soğuk ,nemli toprak...Var mı bundan gayrı gerçek,Şu yalan dünyada...İmtihana geldin unutma,çıkarma aklından...Çıktımı uçar gider ruhun gibi.Ardından yalnızca bakanlar olur, ağlayanlar olur.Biri desin o kadar kişinin arasından.Biri de rahmet okusun gitsin.Yeter ki biri rahmet okusun.


Yazan:Alkan Bican

Dökülen Yaş-Alkan'dan

Bir damla yaş döküldü

O güzel gözlerinden

Soruyordu kendine

Bütün bunlar neden

Bunca acı neden

O bir damla

Sonunda NUR olacak

Bir çağı kapatıp da

Yeni bir çağ açacak

O bir damla

Kranlığı boğacak

İnancını yaşamak istiyordu

Sadece onurlu bir yaşam istiyordu 

Haklıydı,fakat sadece düşlüyordu düşleyebiliyordu

Dökülen bir damla

Sonunda bir Nur olacak

Bir çağ kapatıp da

Yeni bir çağ açacak



Yazan:Alkan Bican

Hayattaki Sis-Alkan'dan

Hava sisli,gün yeni açmış gözlerini...

Allahın adıyla sesleniyor en ücra köşedeki insana.Gün bütün güzelliklerini giyinmiş etrafına gülücükler dağıtıyor ama;insanlar hayattan o kadar memnunsuz ki gülücüklere kendi sevimsizliklerinin sonucu olarak asık bir suratla karşılık veriyor.Aslı''Rabbin izni olmaksızın bir yaprak dahi düşmez''iken Rabbin bu kadar hayatın içindeyken ne varda onu bu kadar gözardı ediyoruz?Kiminle hayatımızı dolduruyoruz?

Yazan:Alkan Bican

Kızlar Manastırı-Kitap tanıtım


-Adalet ilk kez intikamın elinden geldi-

Manastırda rahibe adayı beş genç kız.Her türlü hatayı günah sayabilecek kadar despot bir başrahibe.Ve bir çömez Angel.

Yüz yıl öncesinde bu karakterler arasında yaşanan olaylar..Yüz yıl sonra dünyaya gelen bir genç,Yannis.Kabuslarla dolu gecelerinde beş kızdan en büyüğü Maria'yı görüyor.Yüz yıl önce öldürülmüş.Kabusta zincire bağlı ve yüzünün bir kısmı ile bir eli parçalanmış.Araştırmaları sonucu Maria'nın büyük büyük halası olduğunu ve mezarının yaşadığı yer olan Atina'da değil Türkiye-Aksaray 'da olduğunu öğreniyor.Bu kabustan kurtulmak için Aksaray'a gelir.

Bir taraftan Yannis'in araştırmaları diğer taraftan yüz yıl önceki olaylar anlatılıyor romanda.Her adım başı bir genç kız hayatını kaybediyor.Yannis'in görevi onların ruhunu huzura kavuşturmak.Tabi kendini de..

Her cinayet romanı gibi bu romanda da katilin kim olduğunu hemen anlamak mümkün değil.Öyle olsa ne anlamı kalırdı.Çok ağır bir dili yok yazarın.Kitabı Karvalli(Gerveli)'de gördüğü tarihi eserlerden ,kiliselerden ,yeraltı şehirlerinden etkilenerek yazmış.Öyle diyor.İlk başlarda normal karşılandığım kitabın sona doğru tam not aldığını kabul ediyorum.

En sonunda Yannis,Maria,Eleni,Marika,Vassilea ve küçük Sophia'yı buluyor ve hepsini buluşturuyor.Hep birlikte huzura kavuştular.

Tabii Yannis ailesini ilgilendiren en önemli bilgiyi(gazeteci dostunun bulduğu)okuyamadan oradan gidiyor.



  Fatmanur Ahmetbeyoğlu

24 Kasım 2009 Salı

Aşıklar Çeşmesi-Alkan'dan

Bir gün uzaktan uzağa ağlarsa
Aşıklar çaşmesi,
Yalnızlıktandır dersin,geçer gidersin
Ama o
Dertliye deva
Ama'ya merhem
Aslı'ya Kerem
Mecnun'a Leyla olma sevdasıyla
Yanıp tutuşmakta,bu yüzden
Kör bir Çeşme olarak anılmakta
Ve
Belki de mutlu olmakta.


Yazan:Alkan Bican

04.11.2009-Alkan'dan

Sen geleceksin
Sen göreceksin
Acele etme..
Acele diyerek kırıp dökme
Bilmeyerek yapabilirsiniz ama
Krıp döktüklerini yapıştırmaz bitmeden yapman
Onun hakettiği değildir yaptığın
...
Acele etmen gereken yerde acele etmezsen
Acele etmemen gereken yerde acele edersen
Pişmanlık boşuna atılan adım olacaktır
Pişman olunan şey gelmeyecektir
Pişman olmanda çöpe gidecektir.



Yazan:Alkan Bican

04.11.2009-Alkan'dan

Bir damlasın sen bu hayatta
Bir damla neye yarar ki deme bu dünyada.
Damlaya damlaya göl olur
Susuz çöllere yol alır
Bir damla bile işe yarar
Çağlayanı oluşturan kaç damla var?



Yazan:Alkan Bican

09.01.2009-Alkan'dan

Yaş
17
Yolun çeyreği
Ne de çabuk geçti
Daha geçende açmıştı gözlerini
Dün başlamıştı ilkokula
Bugün gelmiş son sınıfa
Daha yeni alışmıştı okuluna
Şimdi ne etsin bu yürek
Elbet bitecek bir gün

Yazan:Alkan Bican

18 Kasım 2009 Çarşamba

Özlem..

İnsan neleri özler..Geçmişini,dostlarını,sevdiklerini,KAYBETTİKLERİNİ,görmediklerini de özler insan.

Ben geçmişimi çok özleyenlerden değilim.Geçmişimi (bir kısmını)bir kalemle silebilirim. Ama silmek istemediklerimi ...Ben görmediklerimi özlerim.Rabb'imi çok özlerim.Peygamber Efendimizi çok özlerim.

Özlüyorum hem de çok.Sesim ulaşmıyor!!duyuramıyorum....

Forgotten

ı'm giving up on everything
because you messed me up
don't know how much you
you never listened
that's just too bad
because ı'm moving on
ı won't forget
you were the one that was wrong
ı know ı need to step up and be strong
don't patronize me
yeah yeah yeah yeah yeah



have you forgotten
everything that ı wanted
do you forget it now
you never got ıt
do you get it now
yea yea yea yea yea
ah ah ah ah
ah ah ah ah
gotta get away
there's no point in thinking about yesterday
ıt's too late now
ıt won't ever be the same
we're so different now
yea yea yea yea yea

ı know ı wanna run away
ı know ı wanna run away
run away
ıf only ı could run away
ıf only ı could run away
run away
ı told you waht i wanted ı
ı told you waht i wanted
what ı wanted
but ı was forgotten
ı won't be forgotten
never again

15 Kasım 2009 Pazar

Unutma Ki-(Alkan'dan)

Bir kum tanesi kadarsın
Bir kum tanesi kadar yer tutarsın gönüllerde,
Sonra demleniverir sohbetin
Kumu aşarsın sonra başını ücra
Vurursun haddini bilmez isen...
Tam ulaştım derken son basamağa,
Yanlış bir hareketle düşersin ,gidersin en başa...




Yazan:Alkan Bican.

12 Kasım 2009 Perşembe

28 Şubat Sürgünleri-Kitap Tanıtımı


Bizim zamanımızda yaşayamadığımız.Farkında olmadığımız.Yaşımızın, küçük aklımızın ermediği bir dönemde,ablalarımız,şimdiki hocalarımız yaşamış.Bize bunları anlatan olmadı.Televizyonda ilk kez bu yıl bu konu dile geldi.İlk kez diyorum'benim farkına vardığım'ilk.
Bu yıl '28 Şubat Sürgünleri'ni okudum.Okulumuzda bir hocamız olan Gülşen Özer'in bizzat araştırarak yazdığı bir kitap.İçeriği 'başörtü mağdurlarının kendi memleketlerinde okuyamayıp yurtdışında eğitimlerini sürdürmeleri.'Hocamız bu kişilere muhacir demeyi uygun görmüş.Bu kişileri bulup görüşmeleri yazmış.Böyle bir konudan haberi olmayan şahsım ,kitabı kitabı okuduğumda kendimden utandım.Her ne kadar İmam Hatip'te okuyor olsam da bilmediğim çok şey olduğunu öğrenmiş bulundum.
Benim muhacir ablalarım kendi kimlikleri olan başörtülerini bırakmamak için ülkelerinden,ailelerinden,yakınlarından uzak bir hayata baş koymuşlar.Kimi gittiği yere yerleşmiş,evlenmiş başörtüsüyle 'özgürce'yaşıyor.Ki bu gittikleri ülkeler içinde 'Avusturya,Amerika,Romanya,Çin..vs.' var.Bizim ülkemiz o ülkelere özenirken ve onlar gibi olmaya çalşırken bazı eksiklikleri olduğunu göremiyor.Göremez laik ülkeyiz çünkü'
Ben de elimden geldiğince ablalarımın arkasından gideceğim.Yurtdışına çıkmasam bile okuyabildiğim kadar okuyacağım.-İyi olan her şey yaygınlaştırmak ne kadar güç ise kötünün bulaşıcılığı da tersi bir oran ile,o denli kolay.-

Direniş Güncesi-Kitap Tanıtımı


Yasaklara ilk adım.Bu adımın etkileri.O günü yaşayanların gözü ile eşitsizlik,inançlara darbe isteği,zorlu bir cihat mücadelesi.
Sahnede başörtülü ablalarımız ve cuntalar.Darbeci zihniyet inançlarından vazgeçmeleri için ablalarımıza her türlü kulbu takıyor.'Gerici,irticacı,yobaz'...
Üniversiteyi kazandılar ,okuyorlardı son sınıftaydılar.İlk yasak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.İlk önce 'başörtülü fotoğraf ile kimlik'vermiyoruz denildi.Bunu kabul etmeyen ablalarımız uzun süreli bir direnişe geçti.Vazgeçmeyeceklerdi.Çünkü onlar Peygember Efendimiz Sallallahualeyhi vesellem'in ümmeti.
Okula alınmadılar merkez binanın önünde oturma eylemi yaptılar.Meydanlardan sesleri hiç gitmedi.O yıl o okuldan mezun olacaklardı..
Bu anlattıklarım 'Ayşe Gül Çetin'in kaleminden bir nebze yansıtma isteğiyle aktardıklarım.'Dİreniş Güncesi'kitabı o günleri yaşatıyor bize.Bir günlük.Mücahidenin mürekkebinden akıtılan birer gözyaşı taneleri o kelimeler..

11 Kasım 2009 Çarşamba

ÖNDER Ne Zaman Ve Nasıl Kuruldu?



Bugün okulumuza gelen Önder genel başkanı geldi ve 12.sınıflara bir konferans verdi.Daha önce de adını duyduğum Önder'in tarihçesini yayımlamak istedim..

Derneğimiz 1958 yılında, o zaman ki ismiyle İstanbul İmam Hatip Okulu’nun 1951 girişli ilk mezunları tarafından 1630 sayılı Dernekler Kanunu’na göre, İstanbul İmam Hatip Okulu Mezunlar Cemiyeti ismiyle kuruldu. Mezun derneklerinin yaptığı faaliyetleri aynı şekilde uyguladılar. Mezun ve Mensupları bir araya getirdiler ve irtibatı sağladılar.
Türkiye’nin ilk İmam Hatip okulu olan İstanbul’un Fatih ilçesinin Çarşamba semtindeki İmam Hatip Okulu Mezunlarına hizmet veren derneğimizin o zaman ki ismi de “İmam Hatip Okulu Mezunları Cemiyeti “ idi. 1960’lı yılların sonlarında adı “İstanbul İmam Hatip Okulu Mezunları Derneği” olarak değiştirildi. 1980 İhtilali’nden sonra ise, tüzükte yapılan bir değişiklikle tüm Türkiye genelindeki İmam Hatip Liselerini çatısı altına almak arzusuyla ismindeki “İstanbul” ifadesi çıkarıldı. Kısa isim olarak da İmam kelimesinin Türkçe karşılığı olan “ÖNDER” kelimesi eklendi ve derneğimizin adı şimdiki söylemiyle ÖNDER İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği halini aldı.

10 Kasım 2009 Salı

10 Kasım


Bugün Atatürk'ün Ölüm 'YILDÖNÜMÜ'...

İnsanlar


İnsanları anlamak zor.Yaşadıkça farkına varacağımız bu kavram üzerinde çok takılıyorum. Kimi insan içi dışına yansımış.Ne kadar kibar görünmeye,iyilik numaraları yapmaya çalışsalar da işe yaramaz,kalplerindeki kibir yüzlerine yansımıştır.
Televizyon bir ayrı alem.Tek başına değil içindeki insanlar ile ayrı.Bir programda (evlilik program)evlenmek için gelmiş insanlar var.Sahnede iki koltuk stüdtonun yan tarafında bir yığın yorumcu(seyirci)ve taliplerini bekleyenler..Tamam o iki koltuk ve talip bekleyicileri zaten programın ana maddeler.Benim asıl takıldığım nokta''Evet, evet yakıştılar'',''Hayır,bu iş olmaz!Yakışmadılar''Sanki ne derse o geçerliymiş gibi mikrofonu elinde yorumcular...Evde izleseler yine bir nebze.Gitmiş programa,canlı yayına yorum yapmaya evinin halini düşünemiyorum.Olur mu?Onlar çalışan insanlar ,önemli statüdeler ve çağdaşlar.
Görüşler için şunu diyeceğim;Sağ ve sol...Sol-Batı,Sağ-Doğu,Sol-Batı-ilerlemiş,Sağ-
Doğu-Geri kalmışlık..Bize yansıtılmak istenen bu.Neden 'sol' ilerlemiş?Avrupa.Rönesanstan sonra kendine gelmedi mi?Osmanlı'dan birçok şeyi örnek almadı mı?O bizden öğrendi bize satmaya çalışıyor.Satıyor.'aydın'larımız alıyor paşa paşa kullanıyor.Yılların kültürünü değiştirip bize satan Avrupa'yı yüceltiyor.Çünkü onlar çağdaşmış.Bir grup aydın bunu yapıyor 'cahil' halkın haberi yok.Arabistan-İslam Arapların Asr-ı Saadet'ini değilde Cahiliye Dönemini bize yutturmaya, asıl medeniyetin Batı'da olduğunu anlatmak istiyorlar...
Bu güncellikten çıkıp daha basit olanlara geçmek istiyorum.Dostluk.Dostluğa inanmak istiyorum,inanacağım 'dost'yok.Dost dediğim bana karşı hata yaparsa bundan sonra kime güvenip,kime 'dost'diyebilirim?Diyemiyorum da zaten...

Namazlardan ve Dualardan önce okunacak dua...


Hz.Aişe validemiz,Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellemin gece namazlarına başlarken daima bir dua okuduğunu ve bu duanın büyük bir kısmını Zumer suresindeki 46. Ayetin teşkil ettiğini haber veriyor.
İbni Müseyyeb adındaki İslam alimi de der ki :''Bu ayet okunduktan sonra dua yapılırsa,yapılan duanın kabulune mutlaka vesile olur.Kur'an-ı Kerim'de buna benzer başka bir ayet bilmiyorum.'
Biz Müslümanlar da namaz ve dualarımızdan önce bu ayeti sık sık okumalıyız.Ayrıca aynı inancı paylaşıp,görüş ayrılıklarına düştüğümüz kişiler karşısında da sabırlı olup, bu ayeti okumak Allah'ın rahmetini dilemeliyiz.Bizden ayrı görüşe sahip olanlara hidayet istemeliyiz.
Okunuşu:Allahumme fatiressemavati ve'l-ardi alimilğaybi veşşahadeh.Ente tahkümü beyne ibadike fimakanü fihi yahtelifun.
Meali:'Ey gökleri ve yeri yaratan,görülmeyeni ve görüleni bilen Allah'ım kullarının arasında,farklı görüş ve iddialarda bulundukları konularda Sen hüküm vereceksin'(Zümer 39/46)

8 Kasım 2009 Pazar

Servet-i Fünun Edebiyatçıları


(Yazım tarihi:2008-2009 eğitim yılı)
Edebiyat ödevini yaparken bu Servet-i Fünun'cular kafama takıldı.Kendilerini övüp duruyorlar.Aslında yaptıkları pek bir şey yok.Doğudan çok batıyı örnek aldıklarına rağmen şiirlerinde hala Arapça terimler kullanmışlar.Yaptıkları ve söyledikleri birbirini tutmuyor.
Edebiyatçıları halkın ayakta tuttuğunun farkında değiller.Halktan çok kendilerini ön planda tutuyorlar.Keşke şimdi yaşıyor olsalardı da yüzlerine karşı söyleyebilseydim.Eleştirmem pek doğru olmayabilir onlar da biliyoruz.Ben büyüklerimden örnek alıyorum.
Kendi adıma düşündüm;aslında herkesi tam olarak suçlu gösteremem.Onların da haklı yanları var kendilerini böyle ifade etmişler.Hem Tanzimat gibi olamaz,o dönemde halkın sorunları çoktu halkın sesine önem veriliyordu.Keşke Servet-i Fünun'cular da eskiyi tamamen bırakmasalardı.Hem kendileri için hem de halk için yazsalardı...
FATMANUR AHMETBEYOĞLU.

7 Kasım 2009 Cumartesi

Saklı..


Yıkık dökük binaların arasında bir yağmur sesi...Sahibi olmayan eski
bir harabede iki yürek hızlı hızlı çarpıyordu.
Ömer korku ile;
-Anne ne zaman eve gideceğiz?
-Oğlum duymuyor musun?Yağmur yağıyor.
-Bir şey olmaz anne,eve gidince üzerimizi değişiriz hasta olmayız.
-Oğlum bu yağmur...ıslatmıyor..Daha tehlikeli.
-Yoksa babamın çıkıp gelmediği gün yağan yağmur mu?
-Evet...
-O zaman gidelim babamı buluruz.
-....
Annesi hiçbir şey söylemedi.Oğlunun yanında ağlamak istemiyordu.
Oğlunun üzülmesini istemiyordu.Duyduğu hüznü ona belli etmemek,onun
küçücük yüreğinin kırılmasına izin vermemek için büyük bir çaba
harcıyordu.Hayattaki tek varlığı olan oğlu da sorduklarıyla onu
zorluyordu.
-Anne Allah niye tehlkeli yağmur yağdırsın?
-Bu yağmur Allah'ın yağdırdığı yağmur değil...
-Ama...
-Hey!!!Çıkın oradan sizi leş kargaları!!
-Anne bu kim?
Annesi Ömer'i susturmak istedi ama;
-'Sus' dedim sana leş kargası.Çık çabuk.Komutanım burada iki kaçak var.Bize eğlence çıktı.
Asker ikisini de saklandıkları yerden çıkardı.
-Anne korkuyorum.
-Korkma yavrum.Dua et babanın yanına gidiyoruz.
Ömer artı gülüyordu.Komutan:
-Geçin şöyle.Bunları diğerlerinin yanına gönderin.
Asker daha önceden dizmiş olduğu insanların yanına götürdü onları da.Karşılarına geçti ve tüfeğini kaldırıp gözünü kırpmadan ikisini de vurdu.Yere yığıldıklarında.Ömer:
-Baba biz geldik!diye bağırdı.
Annesi gitmişti.Ömer'in sesini duyan İsrail askeri son bir kurşunla onu da öldürdü...

FATMANUR AHMETBEYOĞLU

...!?-Açılımı


Başlığımızın Açılımı;
Birinci nokta:Allah Sevgisi;bunun içerisinde Peygamber Efendimiz(sallallahu aleyhi ve sellem) var.Gül yüzlü efendimiz.Allahu Teala'nın emir ve yasaklarına,Kur'anı Ker'im'e saygı ve itaat var.Kur'anı Kerim dışındaki bütün kutsal kitapların(İncil,Tevrat,Zebur)bir zamanlar hak dinlere(Hırıstiyanlık,Musevilik)(Musevilik-Yahudilerden dolayı tam olarak hak din olup olmadığı konusunda yorum yapamayacağım.)İnancımızı ifade ediyor.Ayrıca islami açıdan görevlerimizi,başörtümüzü,namazımızı tüm ibadetlerimizin müdafaasını ifade ediyor.
İkinci nokta;Vatan sevgisi.Bunun içerisinde ailemize sevgi,saygı;toprağımıza memleketimize ve kardeş devletimize olan sevgi ve saygı var.Atalarımızın izinden gitmemiz gerektiği tabii onların yanlışları varsa düzeltmeye çalışmayı amaçlayan bakış açımıza barındıran bu ikinci nokta hürriyet,bağımsızlık gibi;haklarımızı savunma gibi sosyal ve siyasi görüşlerimizi ifade ediyor.
Üçüncü nokta ise Edebiyatımıza duyduğumuz sevgi.Genel anlamda edebiyat değil bizim fikirlerimizi barındıran edebiyat.Batı,doğu diye ayırmadan,her yazardan her şairden alabildiğimiz katkıyı içeren bir edebiyat bizimki.Bu edebiyat ki yazdıklarımızda bizi yansıtan,bizim bir yüzümüzü ifade ediyor.
!/Ünlem işareti...Dünyadaki her türlü can sıkıcı olaylar nefretimizi körükleyen,sinirlerimizi bozan olaylar..İnsanlardan bazılarına olan nefretimizi,zalimlere olan nefretimizi ifade ediyor.
?/Soru işareti...Anlayamadığımız,kafamızda soru işaretleri bırakan olaylar.Gizli işleri.Bilmediğimiz.Araştırmamız gerekenleri...geçmişimizi ifade ediyor...



Fatmanur Ahmetbeyoğlu.

5 Kasım 2009 Perşembe

Kuran Terapisi


Bugün okuduğum yazı ile başlamak istiyorum.Kubilay Aktaş ile ilgili.Akşam ise bu adam ile ilgili araştırma yaptım ve sitelerinde yazan bu yazıyı blogta da göndermek istedim.

'' İslam tasavvufu ile Doğu Öğretilerinin Nur labratuarlarında sentezlendiği ''Kendini Tanıma ve Farkındalık''eğitimleri,insanın kendini tanıma serüvenindeki eksik halkalarının tamamlanmasında önemli bir yere sahip.


Kendini bilmeyen varoluşun sırlarını bilemez.Kendini bilmeyen Rabbini de bilemez.Hedefimiz:''İnsanların en hayırlısı faydalı olandır,'' ve ''Bir topluluğun efendisi o topluluğa hizmet edendir,'' diyen güzeller güzeli Hz.Muhammed'in bu ilkesine uymaktır.Belki de tüm sır burada gizlidir.

Bu eğitimler , bu güne kadar bize sadece bilgi düzeyinde aktarılann hakikatlerin ,kendi iç dünyamızda özel bir konumda açılmasına yönelik bir dua mahiyetindedir''


Bu yazıda anlatılmak istenen Kur'an-ı Kerim terapisi ile ruh ve fizik açısından yapılan tedavi.Bu terapinin zıttını olumsuz enerji yaymak için kullanıyorlar. Bu Müslaman kardeşimiz de bize bu yolla yardımcı olmaya çalışmış ve inşallah da başaracak.

Şarkılarımm


Get a playlist! Standalone player Get Ringtones