25 Şubat 2010 Perşembe

Alice


Tripping out,spinning around,
I'm underground,I fell down,
Yeah I fell down

I'm freaking out.Where am Inow?
Upside down.And I can't stop it now
You can't stop me now.

I,I'll get by,I,I'll survive.
When the world's crashing down
When I fall and hit the ground
I will turn myself around
Don't try this stop it.I,I won't cry.

I found myself in WONDERLAND
Get back on my feet again
İs this real,is it pretended?
I'll take a stand until the end..


*************************************
Geziniyorum,etrafta dolanıyorum
Yer altındayım.Yere düştüm
Evet yere düştüm.

Çılgına dönüyorum.Ben neredeyim?
Tepetaklak oldum.Ve bunu durduramam
Sen beni durduramazsın.

Ben,atlayacağım.Ben hayatta kalacağım.
Dünya yıkılırken,düşerken yere çarpacağım.
Ben kendime geleceğim.
Durdurmaya çalışmayacak mısın?Ben ağlamayacağım.

Ben kendimi Harikalar Diyarında buldum.
Tekrar kendi ayaklarımın üzerindeyim.
Bu gerçek mi?Bu yanılsama mı?
Sonuna kadar ayakta duracağım.

22 Şubat 2010 Pazartesi

Kek


Ne zaman kek yapsam aklıma Nil Karaibrahimgil geliyor..Onun şarkısını söyleyerek yapıyorum kekimi.Sinirliysem mikserin her çırpınışında yavaş yavaş sindiriyorum sinirimi.Mutluysam zıplaya zıplaya yapıyorum.Neşemi ekliyorum kekime.Mutluysam kabartma tozunun açılmaması bile bozamıyor neşemi.Keki kime yaptığımda önemli tabi.. Ama her bir malzemeyi teker teker akleyip çırpma zevki gibisi yok.Hep çikolatalı yapıyorm kekimi,çok sevmesemde sadeyle iyi gidiyor ama.Fırına attıktan sonra kabarmış bir şekilde çıkartmak emeğimin karşılığını tam almak mükemmel olan duygu bu.
Üzgünsem..Kendimi onunla yatıştırabilirim..

Yalnız Adımlarım.

Tek başıma da yaşarım,yeşertirim umutlarımı
Ailem ve ben..Bir iki dost ile yapabilirim
Rabb'imin izni ve rızasını kazanabilme çabam ile
Siz ve sizin gibiler olmadan ilerleyebilirim

Hüznümün üzerini örttüm,yazılarımı çoğalttım
Yüzsüzler kalesinden çiçek toplamaya çıktım
Topladıklarımı vazoma koydum,bir Çiğdem çiçeğimin;
Yanına yerleştirdim güllerimi,solmuş olanları ise çöpte

Pencereme asılı tüllerim yırtılmasın diye camı kapattım
Odam çiçek kokusuyla doldu.İçime çektim
Dolabtaki yapıştırdığım eski resimleri çıkartıp yenilerini astım
Hayatımı yeniliyorum.Sadece bir kutu var geçmişten kalan

Bank


Bir yalnızlık işareti gibi..Yalnızlıkla,hüzünle ilgili şiirlerin yanına sıkıştırılmış bir 'bank' resmi.Onunla ilgili yaşanmışlık mı?Banklar tek kişilik olmaz..''Yalnızım ama yalnız kalmak istemiyorum ''diye bağırır bu resim.Üzenlere kırgındır fakat yine de onlarla olmak ister belki de.Bankta oturup hülyalara dalmak meşhur kız kulesine nazır bir bankta...Özlemi ifade eder banklar.Daha önceden onun üzerine oturup çekirdek çıtlatmayı özler ya da başka bir şeyi...Bir bank neleri paylaşır bizimle.Biz ona çakı ile izler bırakırız o bizde hüzün,özlem...
Yine de güzeldir bankta oturup bir şeyler paylaşmak...Okulun bahçesi bile olabilir bu.Oturup etfarla ilgili yorum yapar arkadaşlarıyla,bank bir araçtır.'burada otururduk' derler ziyarete geldiklerinde.Burada bank sevinci ,neşeyi,paylaşmıştır..

Sana Ulaşmak

Sessizliğimdesin,hayallerimin sonucuna ulaştığımda
Daima,her zaman senin varlığınla doluyorum
En boş şehre bile gittiğimde
Kimseye değil sana susuyorum

Aklımın almadığı,kalbimin doyamadığı bir sevgi
Hiç kimsede bulunmayaniyakıştırılmayan bir duygu
Senin olabilmek,sana layık olabilmek,kalbimin mutluluğu
Zamana katlanıp,sonunda sana ulaşabilsem

Kavuşmayı iple çekiyorum,gülücükler saçarak yürüsem
Kimseye yakışmayan hüznü cebime koyup hep gülsem
Sana gelsem kalbimi çıkartıp önüne koysam
Yanına bir gül koysam..Acaba kabul edilir miyim?

Menfaat Çukuru

Kırık kalpler kulübesi,menfaat çukurundan çıktım
Nefes nefeseyim..Gözyaşlarına karışmadanuzaklaştım
Karşılığını alamadığım sevgimi aldım gözyaşıma ekledim
Duygularıma kavuştum,kalbimin acısını dindirdim

Bana sarıldığında,biliyorum ki affetmeyeceğim
Sen af dileyeceksin ama ben geri döneceğim
Her bir acı sözünü geri postaladım sana
Yakınımın bile menfaatçiliğini acıyla süsleyeceğim

Neşemi,sevgimi,umutlarımı kaybettirmeye çalıştın
Ey Menfaat Çukuru başaramadın!
Bir o kadar daha sevgi doluyum,karşılığını alıyorum
Senden uzakta neşeme karşılık neşe buluyorum

Sosyoloji Notları ve Konferanslar-Cemil Meriç


Konuşan Cemil Meriç,ders anlatımıyla hoca Cemil Meriç.Bu kitabı sonuna kadar okumadım.Bir öğrenci gözüyle baktığımda Cemil Hoca derslerinde öncelikle kendi görüşleri ön plana çıkıyor.Sosyoloji'yi siyaset ile birleştirmiş,ideolojilerle eklemiş bir tarihten yararlanılma anlatımı.
Kitabı tamamen bitirmememin sebebi 4 yıllık döneminde anlatılan konuları bir haftaya sığdırmaya çalışmam.Bu kitap iki günde bitirebilecek bir roman değil.Ders kitabı bir nebze.Sosyoloji,Orta Çağ ve Çağdaş Türk Tarihi,Türkçe(Paragraf)derslerine yardımcı olan bir kitap.
Her görüşünü kabullendiğim söylenemez benim için önemli olan Cemil Hocanın görüşü değil.Anlatım tarzında kullandığı kelimeler ve tarih bilgisi.Ayrıca Cemil Meriç'in iki farklı dönemi var bu kitap birinci dönemi olabilir bu yüzden kesinlikle ön yargıyla okuduğum bu kaitaptan almam gerekenleri aldım,Cemil Meriç'i bu yönüyle eleştirebilirm.Bu eleştiri de bana bir katkı sağlar.Bu kitap ile her görüşten etkilenmediğimi,kendi fikirlerimi değiştirmemin zor olacağını anladım bu da benim için çok iyi, insan fikirlerine hep sahip çıkmalı bunu ben de yapabiliyorsam ne mutlu bana..

21 Şubat 2010 Pazar

Umutlarım Everest'te

Umutlarım vardı,Evereste kadar yükselen
Bir üflemenle yıkıldı hepsi,gözümün önünde
Tutamadım,okyanusa döndü birden
Bir tekneye bindim uçsuz bucaksız kıyılara gittim üzerinde
Beklediğimdi kabullendim hemen,beklediğim sahilden sesleniyorum

Dönüp durdun,dönmenle benim de dünyam karıştı
Elimden kaydı elin sabun misali okyanusa dönenim ile
Kabullenebilecek durumdaykan yaşadım; yaşamam gerekti
Atlattım zor değildi,önemsizsin Rabb'im'in izni ile

Sana susuyorum,sende konuşmayacağım,seninle yokum
Rabb'im'leyim,Rabb'im benimle,kimseye ihtiyacım yok
Özgürüm,koşuyorum,zıplıyorum zirveye,okyanusu kuruttum
Yeniden teker teker dizmeye başladım itiraz yok!

Hapishane

Bana hiç mi bir şey öğretmedin? O kadar da değil.
Uçuyordum; yere indirdin.Mutluydum hüzünü öğrettin
Hazırlıklı değildim bu yüzden ağırdı.Kolay değil
Beni sen büyüttün,hayatın acı yüzünü gösterdin

Seni sevmeye başlamıştım,seviyordum,kapısı açık hapishanem
Senden uzaklaştım ve düşündüm,yaşadıklarımı; kötüymüş
Hayatımın hatasıyla sende tanıştım,daha ne desem?
İlk kez arkadaşlarımı çok sevdim...Hataymış.

Beni sen olgunlaştırdın.Sayende de doğruyu öğrendim
Kötü yanlarını çok abarttım.Bu benim huyumdur
İyi yönlerin de çok,silip atamam.Vefasız değilim
Yalana gerek yok yine özlettin kendini.Doğrudur.

Zeytinburnu'nun merkezinde kapısı açık bir hapishane
Disiplinli mi disiplinli.İçeriye gir de gör
Dikenli telleri tazecik,okuldan çıkış yok
Duvarları yeni boyanmış kimliğini gizleyen dershane

Bir Çaba Hikayesi

Gözümün önüne diktim o noktayı,görünüşte çok uzak
Gerçekte ise damarlarımda akan kan kadar yakın
Ne kadar yakınsa,bir o kadar uzak
Aklımdan bir an geçen kısa bir fikir; yakın...

Sıkı sıkı sarıldım,üşümemek için,kar üzerinde yürüyorum
İzlerim belirgin,aynı şekilde ayakkabılarımda kar taneleri
Yürüyorum,gözlerimi diktiğim noktaya doğru; gidiyorum
Arada bir arkama bakıyorum,uzaklarda kaybolan ayak izleri

Çiçekler açmaya başlamış,elimde sepetim,hava ılık
Doldurdum sepetime meyveleri bir köşeye geçip oturdum
Bir fidan diktim.Ayağa kalktım bir fidan daha; minik minik
O noktaya bakarak diktim.Ardıma baktım uçsuz fidancıklar

Silinen kar izlerimin ardından fidanlar.Ağaç oldu
İlk izlerim silinmiş toprak üstündeydi zaten
Fidanlarım ise toprağı kazarak birer eser oldu
Gözümü diktiğim o noktaysa hep aynı yerde

Güven

Evet zor dost kalabilmek.Doğru dosta elini uzatabilmek daha zor.Kim doğru kim yanlış.Kim güvenilir bu cihanda kim sırtımdan hançerler yine kanaması durmayan yaramın üzerine.Güven ,güven,güven..Koca bir soru işareti Müslümanlıkta Kardeşlik kavramı o kadar mühim bir mesele olmasına rağmen bütün Müslümanlar Kardeş olmasına rağmen nedense bunu uygulayamıyoruz.Dünyada düzelmesi gereken o kadar çok müşkül mesele var ki hangi biri için çabalasam?Hangisine yönelsem düzeltmek için bir nebze uğraşabilmek için.İlk önce kendimden başlasam düzeltmeye.Ne olursa olsun güvemeli miyim?Eğer öğrenilmesini istemediğim bir şey varsa bunu herkese anlatmak gereksiz. Güvendiğime anlatırım.bu da benim insanlara hala güvendiğimi gösterir.

Daha Hayırlım

Bitmişlik,yitirilmişlik öyküsüyüm içten içe kaynayan
Üzülmemek istiyorum başarıyorum biraz biraz işte
Hiç yalnızlık çekmemişken bir anda; boşluk beni kaplayan
Yerine koyulacak biri olacak elbet zamanı gelince

Sayende doğruya yöneldim aslolanı buldum
Elimdeydi ip sıkı sıkı tutuyordum,tutabilirdim
Senin elindeydi makas,kesmem dedin,ummadığım yerden kestin
Ben de bırakıyorum son ip parçasını dönüyorum

Sonucu olmayan yoldaydım,elimden düşürmediğim Rehberim vardı
Hayr oldu yürüdüm,Asıl hayr bu yoldan çıkmakmış,
Senden daha Hayırlısını buldum.Şimdiki yol daha parlakmış
Söylenecek söz yok buraya kadarmış

İkna Odaları-Gülşen ÖZER-Kitap tanıtım


Bir dram öyküsü.Yine başrolde başörtülü ablalarım...28 Şubat darbesinden bir yıl sonra darbeci zihniyetin yandaşları,sözde çağdaşlar iş başında.Yıldırma politikalarına devam.Ablalarımızı okul girişinde odalara alıp son bir ikna çabasına girişen Türkan Saylan ve ekibi...
Bu kitapta Gülşen Hocam yine bizim en önemli sorunlarımızdan birinin öyküsünden bir kareyi ele alıyor.Başörtülü ablalarımız bir kameranın karşısına oturtuluyor ve ikna çabasıyla karşı karşıya bırakılıyor.Açarsa gururu yerle bir olmuş bir şekilde o odadan çıkıp derslerine girebilecek.Açmazsa okuma hayatına bir son verecek.Hangi yolu seçerse ayrı bir vicdan muhasebesine tutulan bir yürekle kalakalacak.
İkna sözlerinden en çok kullanılan 'senin fiziğin çok güzelmiş neden saklıyorsun?' Onların anlamayacağı bir dilden mantıklı bir şekilde açıklamaya başlanılınca ise güvenlik çağırıyor ve başörtüsüne sahip çıktığı için okuldan atılıyor.
O dönemin bu tür sorunlarına içlerinden bir göz ile bakan kitapta İKNA ODALARI farklı yönleri ile önümüze serildiğini ve bazı incelikleri fark edebiliriz.
Allah(celle celalü)bu dönemleri aşabilmemizi nasip etsin.Alnımızın akıyla İNŞALLAH!

Ölüm-Hasret birlikte

Secdeye kapanıp ölebilmek isterim
Rabbim'e yakın son perde noktasındayken
Ya da Kur'an-ı Kerim okurken ölmek isterim
Dilimden kainattaki en güzel sözler geçiyorken


Neden bilmiyorum ama ölüm kelimesi huzurla dolduruyor içimi.Ardındaki gizli manaların etkisiyle olabilir.Ölüm yok olmak değil tam tersi sonsuz varlıktır benim için.Bu yüzden bu dünyadan çok gerçek dünyayı önemsiyorum.Bu dünyayı bırakmak olmaz tabii ki.Görevlerimi yerine getirerek gidebilmek hepsinden önemli.Ölüme yürüyorum dikkat ile,gerekenleri topluyorum,gereksileri fırlatıyorum,bu dünyada hayatımı inşa ediyorum diğer yandan ölüme yürüyorum sükut ile.Bu dünyada sesimi çıkartıyorum ölüme giderken sessizim.Ölüm de yalnız ben de ölümde yalnızım.Ona yalnızlık yakışır.Bize başbaşa kalmak..Kavuşma günü gelene kadar başbaşa kalmak..Görmemeişliğe ,hasretliğe
duyulan özlem ile pekişen bir ara yol ölüm sevgisi.Öyle bir hasret ki ölümü sevimli kılan hiçbir hasrete benzemez...

Yalova'ya bir bakış

Geç kalmışlık hissiyle dolu yüreğimin en ücra köşesi bile.Aradığımı bulmuşluk var üzerimde, aramadığım halde buldum ya da fikirlerimin altında gizli bir arzuydu.Bu benim okulum diyorum her seferinde.3.5 yılımı harcadığım Zeytinburnu köşelerinde bulunmuş bir arzu çırpıntısına uzanan bir dönemcik sürecek serüvenim. Bu benim sınıfım diyebiliyorum.Nedense her bir sınıf arkadaşımda kendimden bir parça buldum,karakterim bölünmüş önüme serilmiş gibi.Eski sınıfımdan buruk ayrılmışlıktan belki de,bir iki kişi hariç özlediğim yok. Boş gözlere sahip,arkadaş maskesi takmış insanlar onlar;
bu yüzden buldum belkide okulumu,sınıfımı...''Olsun iyi günler geçirdim''diyemiyorum ilk defa da olsa bu beni üzüyor.Güzel değilmiş demekki...Ama Tuzla'ya okuluma kavuştum

Küçük Adam

Zırzırım benim büyümüş mü? Hem de nasıl.
O kadar ki ablasına terslenirmiş artık,küçük balık
Sevgisini gösteremeyen koca adam; sıkı sıkı sarılsın?
Bir hata yapmış gibi uzaktan sever küçük çocuk

Sinirlenince yanakları kızarır.Cinsim benim
Yanakları hep kırmızı.Sarı saçlarıyla zıttır.
Uzun kollu,uzun bacaklı,koca el ve ayaklıdır
Koca adam ama hala oyuna meraklıdır

Bir de çok şımarık ki çekemiyorum
Bir zamanlar oyun arkadaşımdı küçük kardeşim
Ne olursa olsun kimseyi yerine koyamıyorum
Sonuçta o benim tek küçük kardeşim

Hayatımdaki iki erkekten biri o.Birincisi babam
Babam kralsa,o prens.Benim küçük prensim
Ne kadar ezsem de severim,o benim balığım
Ölene kadar bırakmam yok yapıştım kardeşim!
KURTULAMAZSIN sevgimden boğulursun dikkat et!

16 Şubat 2010 Salı

Kahvaltı

Kahvaltısız güne başlamak gibi sensizlik
Bir şeyler eksikmiş,öğlen yesem ne olur?
Kahvaltıyı geç yapsam ne olur?Hiç!
Eksikliğini hissetmiyorum,hiç yoktu desem ne olur?

Hissettiğim güzel;yalnızlık.Sadece sen değil kimse yok
Öğlen olmuş kahvaltıda eksik yok.Ben yapmayacağım
Önemli misin?Değilsin.Unutulmaya mahkum hikayem
Silinmiş,benim kara listemde.Tekrar yazmayacağım

Kendi köşeme çekilsem hissetsem yalnızlığı
Teek başıma ağlasam.Yar'dan geçip ulaşsam sonsuzluğa
Unutsam hepsini zaten unutulmuşken;üzülmesem artık
Elveda diyorum hepinize.Ben yalnızken daha mutluyum

''Leyla'dan geçme faslındayım,Mevla'yı bulma yollarında''

Karanlıktan aydınlığa doğru ilerleyen köprü, sendelersen düşersin.Sağlam basmalıyım adımlarımı.
Bu fasıl zor oldu.Dönüşü yok artık köprüden.Ben yürürken cebimden düşüyor yapraklarım.Düşüyor sevdiklerim.Tutmaya çalışırsam ben de düşerim.
Yar'dan geçtik mi,'ser'den geçmeye yol çıkıyor.Bu koca dünyayı atacağım uçurumdan.Kitaplarımı,CD'lerimi, önce en sevdiklerimi.Gözümdeki yaşları atacağım,Mevla'
m için akacak dereceye gelinceye kadar.Kalemlerimi atacağım,defterlerimi,ayraçlarımı,yazılarımı atacağım. Fazlalık elbiselerimi atacağım bir tek üstümdekiler kalana kadar.Akrabalarımı atacağım.Hayır!Onlar atlayacak.Beni bu sıkıntıdan kurtaracaklar.
Arkadaşlarımı atacağım.Tabii kaldıysa.Kardeşlerim..
Mevla'm için vazgeçebilirim onlardan..Annem ve Babam; ...Hayatta var olan tek varlıklarım onlar benim.Eğer istersem vazgeçerim.İsteyene kadar. Hayır!Onları karanlıkta bırakmamacasına istersem hep birlikte geçebiliriz köprüyü..
Huzuru bulma köprüsü..Ferahlık köprüsü.Sonsuzluk köprüsü..Kavuşma köprüsü..Bitiş köprüsü.Başlangıç köprüsü..
İsterim ki gidebileyim,geçebileyim..Geçemesemde karanlığı ydınlığa döndürebileyim.Kendi aydınlığım olana kadar Leyla'lardan gidiş yok Mevla'yı bulma yollarında...

4 Şubat 2010 Perşembe

Sek Sek

Gurbet türküsü söyleyerek sek sek oynuyorum
İsimleri çınlatarak taşı fırlattım
Her zıplayışta birini yıkıyorum
Ayaklarım yere bastığında yanımdakileri gördüm

Özlem,hasret kavurdum.Fırında şimdi
Oyundan sonra yemek için hazır
Gözlerimi kapattım;Kalbimle izliyorum adımlarımı
İlerliyorum son adımda sonsuz mutluluğa ulaşmak için...
.........

3 Şubat 2010 Çarşamba

İrade

Aciz olmak için iradeyi kullanamamak gerekir.Kendi yolunu çizememek ,sahip olduklarını istediği gibi kullanamamak ya da hiç kullanamamak.
İnsan aciz değildir.İnsan aklını kullanabilir.İnsan iradesiyle mükemmeldir.Dünyadaki varlıklar onun emrine hazırdır.Dünya insanın evidir.İnsan dünyada iradesi ve aklıyla ev sahipliği yapar.İnsanın inanca susamışlığı yaradanın ikramları,elçileri,kitapları ile bir nebze giderilir.Yaradan bilinmek ister.İnsan da Rabbini ararken susuzluğunu daha çok tatmin etme yolunnda ilerler.Rabbine yaşlaktıkça kuraklık geçer.
İnsan aklını kullandığını düşünen bir grup insanla başlayan pozitif bilimcilik oyunu aslında insan inançlarının yönünü değiştirmeye iten tehlikeli bir silahtır.Susuzluk gidermeyi başka yerlerde arayan insan kavramını tanrılaştıran fikirler arasında nefes almaya çalışıyoruz.Bu fikirler Orta Çağ kilisesinin etkisine tepki sonunda ortaya çıkmıştır.Dini tek yönlü ele alıp at gözüyle bakıp insanlığı uçuruma sürükleyen fikirler.
İradesini Rabbine yönlendiren şahıs pozitif bilimler etkisinden sıyrılmıştır.Şimdi çağdaşlık denilen bu bataklıkla kesinlikle karşılaştırmamalıdır 'Altın Çağımız'.Biz geri kalmışlıktan memnunuz.Eğer çağdaş olup bataklıkta çürümeye terkedilme hevesimiz yoksa pozitif bilimin bize uygun olan yönlerini biz de insanlık yararına kullanabiliriz.Psikoloji,sosyoloji gibi...

Sorun Mu?


Bir tek ailem var benim bu cihanda.Güvendiğim,sevgisinden şüphe etmediğim bir tek ailem var.Annem,babam,ablam ve kardeşim.Bir ailem onlar.Sonradan dahil olanlar olacak ama kimse çıkmayacak.Akrabalarım da var..Onlar ailem değiller.Sevmesine seviyorum ama onların sevgisine güvenmiyorum.Umursanmadığımdan belki de.Önemsenmiyormuşum gibi.Çocuk görüyorlar;nedeni bu olsa gerek!Varlığım dert gözlerinde.Varlığım sorun..Bu benim için sorun değil.Önemsenmemek güzel olmasa bile güzel olmayan şeylerden de sevilmeye değer olanlar var.Sorun benim onlara değer verip vermemem değil;onların sevgi dediği,doğru dediği değerlerin benim için geçerli olup olmaması.Sonuçta şu:Ben onların sevdiği değilsem onların doğruları benim için geçerli değil.Onların doğruları,gizleri.

Rabbini Arayan Thomas-Kitap Tanıtımı


Thomas Carmel.Amerika'da yaşayan önceden Hıristiyan,sonradan Hıristiyanlıkta uygulanan kuralların akla aykırı olduğunu düşünen bir gruba mensup olan 'özgür düşünürler'in lideri.
Ateist-Agonist bir grup olan özgür düşünürler akşamları toplanıp,her seferinde ayrı bir konu ile ilgili bir kişi sunum yapıyor ardından konu ile ilgili konuşuyorlar,görüş bildiriyorlar.
Bir gün Furkan Açıkel bu grubun programına katılıyor.Konu;Orta Çağ'da Avrupa'daki kilise'nin güçlenip halkı kullanması ile alakalı...En sonunda dinin gereksizliğinden bahsediyor.Dr.Furkan İslam dininden söz ediyor ve ertesi gün Allah'ın varlığı ile alakalı sunum yapıyor.
Bu sunumun ardından Thomas bir mektup yazıyor.Karşılıklı görüşmeye başlıyorlar.Thomas ;Mantıklı bir açıklama verildiği zaman Allah'a inanabilecek biri.Kendi için doğru olan şeylerden vazgeçmeyecek bir insan değil.Rasyonel olarak hareket etmeye çalışıyor.Furkan Bey ona bazı gerçekleri gösteriyor.Thomas'ın inancını irdeliyorlar.Hıristiyanlıktan Agonizme doğru bir yolculuk yaşamış olan Thomas Rabbini arıyor.Furkan Bey ona Kur'an hediye ediyor.Allah'ı anlatırken İslam'a da değiniyor.
Bu kitapta Furkan Aydınel ile Rabbini arayan Thomas'ın görüşmeleri yazıyor.Furkan Bey hidayete vesile olmak niyetiyle değil Rabbini Thomas'a tanıtmak ,onun aklında Allah'ı güzel,doğru biçimde yer etmesi için uğraşıyor.Hidayeti veren Allah'tır ve dilediğinde ,dilediği gibi ,dilediği zaman verir.
İnsanlığa karşı görevimiz bu.Furkan Bey'in yaptığı da bizim yapmamız gerekenlerdir.

Şarkılarımm


Get a playlist! Standalone player Get Ringtones